3 kot 3 gömlek 3 kazak 2 mont 1 hırka 3 kitap 2 defter 8 kalem ile bir uçuştan öbürüne... Bunu buraya niye yazdım anlamak güç. "Güç" kelimesini kullanırken aklıma Bilge Karasu geliyor askerdeyken okuduğum kitabı ile. Daha bugün "hizmet bölük komutanlığı kaaaaaaalk" içerikli bir ses kaydının gönderilmiş olması sabahın en erken saatlerinde koridorlarda ve her odada yankılanan o sesi değili de askerlikten kalma o kitabi hatırlamamı nereye koymam gerektiğini bilmiyorum. Tıpkı aylar sonra daha 4-5 gün önce eve döndüğümde bir sürü eşya ile karşılaşıp hangi eşyayı ne yapmam gerektiğini bilmediğim, her eşyayı ayrı bir yere önce titizlikle 2 saat sonra gelişi güzel bir yerlere tıkmaya baslamam gibi... Her neyse geleli 4-5 gün oldu ve yarın karar ile icraat arasinda 6 saati bile bulmayan bir nedenle yine yolcuyum. Tam bu noktada ya "büyük gurbetçi" ya da "mataramda tuzlu su" demeliydim belki, ama benden geçen iki şey olduğunu, iki şey olmak zorunda olduklarını hissediyorum ya da şimdi şu an buna böyle karar veriyorum.

(Yüzlerce kartım, yüzlerce pulum, bu kartlar ve pullar sayesinde çok güzel arkadaşlıklar kurmuşum. Almanya'daki mektup arkadaşım kedisinin öldüğünü yazmış son mektubunda yutkunmak bazen ne zor diye geçiyor içimden. Başka bir ülkedeki arkadaşım yeni bir pul serisinin çıktığını ilgimi çekip çekmediğini sordu birkaç gün önce. Yollayacak, ama uzun sure sadece fotoğraflardan baktigim kartlarım ve mektuplarım gibi bu pullar ve kartlarıma da yine uzun süre fotoğraflardan bakacağım gerçeği beni üzüyor. Çünku evet, kendimi ait hissettigim ne yerim ne yurdum var bu yüzden o eşyalara öyle bakmam gerekli.)