Şuradaki yazının ilk cümlesi geçen günlere rağmen hâlâ geçerli. Nedenini bildiğimi zannettiğim ancak şimdi artık kestiremediğim nedenlerle geçerli o ilk cümleler. Gerçekten bazı şeyleri netleştirmeyi,  yani hiç değilse uzaktan olsa o nedenlere bakıp belli belirsiz "bu" olabilir mi demek istiyorum artık. Bunaldım çünkü artık. Yolunda giden her şeyin şimdi pamuk ipliğine bağlı hale gelmesine üstelik bizzat kendi çabalarımla bu hale getirmem iyi olacak zannederken tam tersi hale gelmesi beni yoruyor artık. Hiçbir şey yapmadan, yapamadan geçiyor. Yıllardır bir günü, koca bir günü bile böyle geçirmeye tahammülüm yokken son birkaç haftadır böyle sürüp gitmesini de kaldıramıyorum

Ne yazdığımı bilmiyorum. Dün Bugün Yarın'dan "Merhaba" çalıyor. Merhaba da neye merhaba diyeceğim. Kime merhaba diyeceğim. Niçin diyeyim, hangi beklenti, hangi umutla. Neden?

Birkaç gün önce eski sevgilimin -ki en iyi arkadaşımdı benim- "mektubun tütün kokuyor." dediğini anımsamıştım. Bir yerlere yazmıştım öyle o an aklıma gelmişken. Gülümsemiştim çünkü o an. Şimdi o cümle bile gülümsetmiyor. Mektubun ve el yazılarının gerçekliği de gülümsetmiyor. Birkaç saat önce 2 sayfalık bir mektup yazıp diplomat zarfa koyduğum sırada farkettim bunu. Şimdi ikinci kez farkediyorum. Evet, hiçbir şey gülümstemeye yetmiyor artık beni. Gülümsetemiyor, mutlu edemiyor ve alıp kaçıramıyor beni hiçbir şey girdiğim bu döngüden. Coldplay'ın Clock şarkısına haksızlık etmişim yıllarca. O yıllarda o şarkının bazı cümlelerine "işte bunu yaşıyorum ben!" cümlesini de bomboş yere kurmuşum. Gördüğüm, duyduğum, hissettiğim —hissettiğim zannettiğim- hiçbir şey o cümleleri hakketmiyormuş o zaman. Şimdi de şu an hakkettiğini düşünüp düşünmemekte kararsızım. Ya ilerleyen günlerde bu döngüden daha beter bir döngüye, daha da kötüsü bugünlerden daha beter şeyler hisseder, yaşar, duyarsızlaşırım diye korkuyorum çünkü. Şu bir gerçek ama, mektuplarım hâlâ tütün kokuyor ama "mektupların tütün kokuyor." diyen bir insanım yok. Belki bu yüzden bu haldeyim. Yatağımı ve gecelerimi paylaşabileceğim biri de olmak zorunda değil. Alacak beni karşısına konuşturacak. Konuşturacak... Bu kadar. Konuşmak istiyorum.

Öyle...