Uzaktan eğitimin (eğitim olduğuna inanmıyorum ya neyse) devam etmesi bahanesiyle ocak ayında sinemeya tekrar başladım. Her gece elimden geldiğince en az bir film izlemeye çalıştım. Bunlar ileride fimler dizini'ne de ekleneceğinden bir yerde -şimdilik- derli toplu durmasını istediğimden buraya ekleme fikri hem ne izleyebilirim diyenler için hem benim için iyi olur düşüncesindeyim.
[Sevdiklerim başta olmak üzere Ocak listesi]
Noce blanche 1989
Yazdim yazdim sildim. Ne yazsam uzayacakti. Ben de oldugu gibi birakip filmi sindirmeye karar verdim, ama daha once hicbir film beni boyle uzmemisti. Her birliktelik ve talep anindaki kuş sesleri oyle guzel ki o seslere karisip akilda Turgut Uyar'in o bilindik siirindeki misrasi ya da Nick Cave'in To be by Your Side sarkisi tekrar tekrar soyleyerek "okyanus" olmayan bir yere gitmek istiyor insan.
Three Colors: Red 1994
10 yildan fazla akilda tutup birgun diye diye bitirmek bu geceye nasip oldu. En sevdigim bu oldu sanirim. Filmdeki incecik bir ayrintiya sayfalar yazacagim yarin dersleri bitirip odevleri okuduktan sonra.
The Small Town 1997
Daha once La Jetee filminde siyah beyaz filmlerin renkli filmlerden daha cok ve daha guzel anlattigini dusunmustum. Nuri Bilge, hikayeleri o herbiri ayri ayri fotograf karesi siyah beyaz goruntulerle anlatiyor ki bir an da kendini yillar once ogretmenlik yaptigin koyde, okudugun bir kitabi, anlattigini bir dersi, gunluk islerdenmis gibi hararetle konustugun her seyi dusunurken buluyor insan. Onunla ayni cagda yasadigim icin bir kez daha sansli sayiyorum kendimi.
Broken 2012
Daha ilk dakikalarda iyi bir film olacaginin isaretini
veriyor. Ana karakterimiz Skunk oyle guzel, icten oynuyor ki goz kamastiriyor.
Film aile baglari ve iyiligin gucu uzerine oturtuyortuyorum ki bu ne yazik ki
her zaman dogal bir sekilde olmuyor. Bazen bir musibet bin nasihatten iyidir de
deyip siyrilmaya calisiyoruz isin icinden.
Sondaki sari kova da *her seyin yolunda gittigi gunlere ozlem diye okuyorum.
Ozetle, sinemadan bunalmisken her zaman guzel filmler ve hikayeler
izleyebilecegimizin kaniti gibi bu film.
Drive 2011
Bastan sona hic bozmadan suren bir film. Bekledigimden de guzel cikti. Ayrica Carey Mulligan ne guzel kadin ya...
Germany Year Zero 1948
Deutschland im Jahre Null, WWII sonrasinda Almanlar'in icine
dustugu durumu koyu bir kötumserlikle isliyor ki o savastan sonra olanlarin
iyimserlikle nasil anlatilabilecegine dair hicbir fikrim yok. Yikik sehirler
haricinde WWII ile Dunya'nin simdki hali arasinda pek bir fark yok. 3 neslin
psikopat bir adamin baslattigi savasta heba olmasini anlatmasi da ayri bir
deger katiyor filme.
*1. Dunya Savasi'nda subaydim. Avrupa'nin yarisini isgal etmistik, Rusya'ya
kadar gitmistik. Hicbir sey onumuzde duramaz saniyorduk. Apoletlerimi
söktüklerinde aglamistim.
The Fiancés of Mac Donald Bridge 1961
Iki sevgilinin bulusmanin sonunda AB'den ayrilmak isteyen Ingiltere gibi ayrilmak istemesi ama bir turlu ayrilamamasi konulu film. 5 dakika boyunca guldum. Daha once hicbir kisa bir filmde boyle gulmemistim. Cok iyi.
Whisper of the Heart 1995
Ne kadar guzel olabilecekse o kadar guzel. Your Name'den sonra bunu 2. siraya koyuyorum.
Three Colors: Blue 1993
En son Copying Beethoven filmindeki muziklerde boyle
heyecanlanmistim sanirim. Ya da vardir ben hatirlamiyorum. Three Colors: Blue,
Zbigniew Preisner imzali muzikleri, gecmiş olmadan ozgurluk isteyen bir insanin
yine ozgurluge atfedilen o mavi renkle anlatiyor. Sevdim mi, bilmiyorum ama
muzikleri her daim sevilecek ve akilda kalacak.
Bunun yaninda, "unlu kisilerin" hayatlarina dair her seyin
"kamusal" olduguna inanan insanlarin, ozellikle haddini bilmez
magazincilerin birgun durmalari gerektigi yeri ogrenmeleri dilegiyle.
Awakenings 1990
Kendimce 3 bolume ayirdigim, sefkatin ve ruhunun inceliginin nelere kadir oldugunu iyi isleyen bir film olmus. Tek mekan olsa da izleyiciyi koparmiyor filmden. Robin Williams hakkinda bir sey soyleyemem ama Robert De Niro'yu izlemek bana mutluluk veriyor.
Tales from Earthsea 2006
Kitaplari kadar olmasa da Yerdeniz Oykuleri guzel bir anime olmus. Arkadasim izle diye darlamasa anime izleyecegim hic yok ama izledigim 3. anime bu ve üçünü de sevdim.
E.T. the Extra-Terrestrial 1982
Spielberg sinemasini seviyorum. Bana pazar gunleri sokaklarda futbol oynadiktan sonra TVde cikan Gelecege Donus serilerini hayranlikla izledigim zamanlari yani cocuklugumu hatirlatiyor. Gec de olsa izledigim E.T, o cocuklugumu hatirlatan bir film oldu. Sevgiye ne cok ihtiyacimiz varmis...
Uzak 2002
Sevmedim. Izlenmek icin 10 yil beklese de kapatacagim sirada
animsadigim Ismet Ozel siiri hatrina bitirdim.[uzak nedir? / kendinin bile
ücrasında yasayan(...)]
Karlar altindaki hergangi bir sehi bile guzellesebilecekkken Istanbul 2000'li
yillarin basinda bile karlar altinda guzel degilmiş.
The Jacket 2005
So what?! diyecekken son sahnade bu muydu yani dedim. Iyi bir fikri/ senaryoyu merkez bankasinin dovizlerini harcar gibi harcamislar. Oyunculuklar da iyi ama iste...
Howl’s Moving Castle 2004
Yani işte…
A Short Film About Killing 1988
Kieślowski, A Short Film About Killing filminde kapitalizm elestirisi mi yapmis bilmiyorum ama filmde gecen Marx'in "Kabil’den bu yana dünya ceza ile ödüllendirilmemiştir" sozunu aratinca şu makaleyi bulup okudum. Ilgili kismi ekliyorum ki karari siz verin. hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2019/09/IREM-SANLI.pdf
"Marx’ın bu eserinde belirttiği üzere ona göre kapitalist ceza adaleti katı
hukuk görüşünden yükselmektedir. Bu katı hukuk görüşü bireylerin suçlu olmayı tercih ettiğini, her bireyin hukuk normlarına karşı gelirken kendi hür iradesiyle hareket ettiğini kabul etmektedir. Bu kabulden hareketle kişiler kendi iradelerinin sonucu olarak cezalandırılmaktadırlar.
Suçlunun normu ihlal etmeyi hür iradesiyle tercih ettiği için cezalandırıldığı fikri, Marx’a göre eski bir ilke olan “jus talionis”in yansımasından başka bir şey değildir. Çünkü, bireyin gerçek güdüleri ve içinde bulunduğu toplumsal koşullar göz ardı edilerek, somut, gerçek bireyin yerine “hür irade” soyutlamasının yapılması, aldanma ya da aldatmadır. Bireyin normları ihlal etmesinin toplumsal birçok sebebi varken, bireyi rasyonel kararlar verebilen bir varlık olarak göstermek yalnızca kapitalizmi aldatmacasıdır. Suç fiilinin gerçekleştirilmesi mevcut sistemde bireyin iradesi dışında çeşitli sebeplere dayanabilir."
Kingsman: The Secret Service 2014
Bekledigimin cok ustunde cikti.
*Harry'in dedigi gibi, "Insani insan yapan edeptir."
Çok da abartmamak lazım. Güzel vakit geçirgeci.
Yann Tiersen muziklerini animsatan o şen muziklerin ve
cocuksulugun hatrina dahi izlenir.
*Nâzım Hikmet'in siiri de surada dursun.
Rüzgâr,
yıldızlar
ve su.
Bir Afrika rüyasının uykusu
düşmüş dalgalara.
Işıltılı, kara
bir yelken gibi ince
direğinde geminin.
Geçmekteyiz içinden
bir sayısız
bir uçsuz bucaksız yıldızlar âleminin.
Yıldızlar
rüzgâr
ve su.
Başüstünde bir gemici korosu
su gibi, rüzgâr gibi, yıldızlar gibi bir türkü söylüyor,
yıldızlar gibi
rüzgâr gibi
su gibi bir türkü.
Three Colors: White 1994
Insanin ici bi' soguyor ki sormayin gitsin. Herkesin
"daha" esit olmak istedigi yerde herkes kaybeder.
Sovyet sonrasinda Dogu Avrupa'nin isikli tabelayla, "her seyin bir
fiyatinin olmasi"yla, köylere yapilacak ikea depolariyla bildigimiz
Avrupa'ya benzemeye calismasi da arka planda cok iyi anlatiliyor. Belki de
filmin soylemek istedigi sey, ahlak yoksa esitlik de yok.
Nimic 2019
Insan 7-8 dakikada nasill surekli gergin birakilir sorusunun cevabi olarak Nimic filmini birakiyorum suraya. (5/5)
A Cure for Wellness 2016
Surekli bir seyler olacakmis gibi -ki genellikle oluyor- ilgiyi diri tutan, izleyiciyi filmden koparmadan ilerleyen ama haddinden fazla rahatsiz bir film olmus. Sistem elestirisiyle baslayip sistemine de kurtulusuna da tukureyimle bitirmisler.
Beautiful New Bay Area Project 2013
Hasta ruhlu bir insanin hastalikli askina karsilik vermeyen
kadinin filmdeki herkesi dayak manyagi yaptigi en son asik olan adami on numara
bes yildiz bir tekmeyle indirmesini konu alan kisa film. Icimin yaglari eridi.
*Oz savunma ogrenin ve size satasan erkekleri boyle dovun.
The Dark Tower 2017
izleyecek hicbir sey bulamadiginizda bu neymis oyle ya deyip izledikten sonra bu ne yav diyeceginiz bir film.
Yorumsuzlar
Die Hard 1988
Kingsman: The Golden Circle 2017
Yorumlar