Son zamlardan sonra yeter artik deyip tutune basladim. Ne tesaduf ki her gece tam bu saatlerde onceki gece sardigim tütün bitiyor ve yine ayni saatlerde yani gece 2-3 arasinda sarmaya basliyorum. Her gecenin hikâyesi de baska oluyor pek tabii. Dun gece Tarkan, Baris Manco, Coldplay dinlerken bir onceki gece Bilim Akademisi'nin bir podcastini dinliyordum. Hikâye dedigim bu yani. Artik bunlar ne kadar hikâye sayilacaksa... Bu gece nedense denk gelmek disinda neredeyse 1 yildir dinlemedigim Travis geldi aklima. Spotify'in "Shuffle Play"ine guvenip actim. Neredeyse 1 saat en sevdiklerimi, asla bikmadiklarimi caliyor. Sarki degistikce baska bir ana baska bir mutlu gune daldim bir yandan tütün sararken. Iste belki de hikâye olmaya en yakin gece bu gece. Edip Cansever'in  Manastırlı Hilmi Bey’e İkinci Mektup siirinde "gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk/ hiçbir yere gitmiyor." demesi gibi bazi anlar da hicbir yere gitmiyor. Travis, Closer veya Why Does It Always Rain On Me? sarkilarini soylerken o sarkilarla iliskilendirilen anlar nereye gider ki hem? Evet, belki her seferinde hatirlanmaz ama gecenin kör saatinde saklandigin delikte tütün sararken bir yandan Turgut Uyar'in Tütünler Islak'ini dusunup mezuniyet gecesinin sabahinda tanidigin bir sesin Goge Bakma Duragi'ni okumasi, ayni sesin o mezuniyet gecesinden cok once Travis'in Closer'ini yollamasi... Iste hikâye ve hicbir yere gitmeyen anlardan kastim bu. Evet, unutulmuyor. Birlikte buyudugun, bircok seyin ilkini yasadigin bir sesin sahibini ve anlarini nasil unutubilir insan? Her seferinde bilmeden tokezlemene neden oldugu halde ustelik. Bir muddet sonra farkinda olmadan ayak izlerini takip ettigini farketmek ya da birlikte dinlenilen, okunan ve yapilan diger seyler. Evet, bu geceki hikâye burada basliyor ve burada bitiyor. Israrla ve inatla kacindigim hikâye bu.

*Closer
Why Does It Always Rain On Me?
Flowers in the Window
Love Will Com Through
Writing To Reach You