metis'in internet sitesinden kitap seçerken; "hayatımda öyle çok fazlalık var ki haftalarca bir yere kapansam her şeyi ayıklasam her şeyi ayrı ayrı yerlere koysam bana ait olmadıklarına emin olduklarımı kargo ile göndermeye kalksam yüküm hafifleyecek içimden bir şeyler geçip gidecek -şimdi burada açık penceremden içeri dolan rüzgâr gibi yüzümü okşayacak- yine de bir şeyler belirsiz bir zamana dek kalıp duracak. Ne var ki haftalarca kapanmak istesem de eşyalarımdan ve evimden uzaktayım. İşe aldığımız Pakistanlı'ya söylediğimce, "sen mülteci ben gurbetçi, anladın mı beni?"

(laf lafı açar kapı kapıyı. düşünce de düşünceyi... bu şehirden ayrılmak istememenin nedenlerini de düşünür oldum son birkaç gün. her şeyi hemen çözen yazılımcı, mahalledeki yaşlı bakkal, kapı önündeyse selam verip geçtiğim değilse dükkana girip selam verip öyle geçtiğim tostçu, her akşam lavaş ekmek ayıran fırıncı abla, abi yine park edemedim öğrenemedim gitti deyince in bakalım deyip aracı park eden komşum, küçücük bahçesi olan 2 katlı evin alt katında yaşayan yaşlı çift ve bahçeleri, kasabın kedisi ayşe -ben ona tosun diyorum... bugün geldi aklıma, bir yere, şeye, kişiye bağlanmaktan korkuyorum bağlanınca da kopmaktan.)