— Dünya gibi askerlik de bir baş dönmesidir. Şimdi gibi. Nasıl derleyip toparlayacağını bilemediğin onlarca not arasında ve iş arasında. Ajanda kullanmaya başladım son 1 aydır her şeyi plansız, ani bir kararla yapan biri için berbat bir şey.

—  "Tekrar oynat" denilen bütün şarkılar eskimeye mahkumdur. Çok fazla söz edilen şiirler de keza. Eskidikten sonra --bayat bir ekmeği yer gibi- dinlemeye söylemeye katlanılmaz. Zaman geçer bir yerlerde çalınır şarkı, bir başkası söylerken duyulur şiir. Kabuk bağlamış yaranın kabuğunu sökmek gibi durur o an. Kanamaz ama o yara. -Teoman, Uçurtmalar-

— Aynı anda aynı yerde birden fazla kitap oldu mu okunmamaya alınmış kitaplar olur kendileri. Camus, Hasan Ali Toptaş Kafka, Le Guin, A. Kadir, Edip, Turgut... 1 kitap olacak insanın yanında.

— Bir daha olmaz denmeyecek. Yoksa silah ve cephane dolu bir araçta Bahçada Yeşil Çınar hoparlörleri patlatmaya niyetliyken başını cama dayamış, gozlerini bir kedi gibi -huzur ve güvenle- yummuş bir halde başkasının tutkunluğunu yaşıyor veya Aruoba'nın ikinci safhasını düşlerken bulursun kendini.

— "Öyküleri okuyunca aklıma sen geldin" diyebilen bir tertip de lazım oluyor şu askerlik hayatında. Elimdeki 6. kitap Sinan Sülün, Karahindiba aynı anda aynı yerde duran bir kitapları atlatabilirsem...

— Erkan Oğur, Teoman ve ay ışığı ile güneş ışığını bu aralar önemli kılan ne acaba? İki günlük yağmurdan sonra güneşi görünce "bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar" sözü?