Erken dönem eserlerinde sorunu kendisinde ve içine doğduğu Yahudi inancında arasa da sonraları Yahudi olmanın getirdiği tarihsel “öteki” konumunun tamamen “beriki”nin dayattığı sadist bir tanrı inancından kaynaklandığına karar vermiş, zira diğer hiçbir inanca mensup kadının anlaşılamadığı gibi hiçbir inanca mensup olmayan kadınların hiç anlaşılamadığını pratik edince meseleye entelektüel açıdan yaklaşmayı uygun görmüştür. Böyle bir yaklaşımın zorunlu sonucu olarak doğayı,varoluşu, iktidarı, tanrıyı, aşkı, ölümü de takıntılı bir şekilde sorgulayan savaş sonrası New York mimarisinin alamet – i farikası apartman dairelerinde yaşayan, yaya olarak ulaşamayacağı yerlere gitmekten mümkün mertebe kaçınan, müstakbel sevgili/arkadaş/ sevgili/ eş/ metres her ne kisve altında olursa olsun ilişkide bulunulan kadınla anlaşamamanın öncelikli sebebinin kadınların “periyotları” olduğuna inanan Allen ‘ın erkek karakterleri çareyi, eserden esere evrilen bir narsisizm de bulmuşlardır.
Allen’ın son eseri “Whatever Works” diğer eserleri göz önüne alındığında her ne kadar “hafif” ve “eğlencelik” dursa da Nobel fizik ödülüne “neredeyse” aday gösterilmiş eski fizik profesörü yeni “satranç ustası”, mantıksal olarak doğru kadınla olan evliliğinden “mantıksal olarak doğru” olanın pratikteki imkansızlığından dolayı sıkılarak intihara teşebbüs eden fakat başarılı olamayıp topal kalan ve rahatlıkla wasp olarak tarif edilebilecek Melodie ile olan “zaruri” evliliğine kadar kat ettiği yol boyunca narsisistik bir ermiş denilebilecek Boris Yellnikoff karakterinin mevcut tüm ahlaki ve toplumsal değerlerle alay edercesine söylediği mottosu “whatever works” belki de Mr. Konigsberg’in “Annie Hall”, “Zelig” , “Deconstruncting Harry” de bizlere sordurduğu soruları kapatması itibariyle manzumesinin son satırları niteliğini taşımaktadır.