Mark Knopfler'in bir anligina da olsa bilim kurgu filmindeymis gibi hissettiren su sarkisiyla baslayalim. Konumuz eve donmek degil-di elbette. 3 gun aradan sonra telefonu ve kulakligi alip yabancisi oldugum bu sehirde disariya cikmak, blogger'in beceriksizce hazirladigi android uygulamasi vasitasiyla bu yaziyi aile parki denilen bir yerde bir agaca yaslanarak yazmak icin bir mesguliyet bulamadigim, bulmak icin kafayi az biraz sallamam, gerekirse lisedeki 19 mayis cengaverliginden yadigar amuda kalkabilme becerisi yardimiyla kanin beyne ulasmasini hizlandirmak dahil birkac hareket elzem. Neden, 1 yil aradan sonra bulunan işin kaybedilmesi.
Depresyondayim ulen, uzak durun deyisimin uzerinden 7-8 yil gecmistir ve fakat son 1 haftada yasadiklarim -su kafa denen yerdekilerinden bahsediyorum he!- bu cumleyi yine mi kursam diye durtukluyor. O durtukleyedursun biz isimize bakalim. Hangi is? Agir issizlik efendim.
Butun gun babanin henuz 7-8 yaslarindayken ogrettigi sekilde cay demlemek -laf aramizda cay kacak, sigara da oyle- o caya sigarayi da arkadas etmek. Twitter, facebook tasaklarina tasak eklemek eksi'de $ukela okumak, kafa eserse tam bir "ekşi'ci piç" edasiyla her boktan en iyi ben bilirim ben anlarim eŞŞekligi ile entry girmek, inci'de kufur etmek, yaga yaga alistiran yagmurlu yayinli tv'deki Acun'a, futbol yorumcularina, siyasetcilere, hala utanmadan penguen haberciligi yapanlara "sizin ben" ile baslayan, 2 nefes isteyen kufurler etmek ve Harry Potter'i yayinlayan TRT'ye minnet duymak bu agir issiligin getirilerinden.
Goturuleri daha fazla tabii -ya ne bekliyordun hödük? Lakin su kesinlikle goturulerinden biri degil: PARA. Evet, para kazanamiyor olabilirim, bu da ister istemez bir baski olabilir, ama paradan daha onemli seyler var ki o da yukarida yazili. Size uyan bir cumleyi alin. Ben, "depresyondayim ulen"i aliyorum deyip bir kanal daha aciyorum yazida. Ama once sunu bi' dinleyin.
İssizlik koyuyor evet, ama issizlige neden olan gercekler ve yetersizlik hatta yeteneksizlikler can sikan esas nedenler. Her gun defalarca gerek soz gerek hareketler ile yuze vurulan insanî iliskiler. İnsanî iliskilerden kasit konusmamak. Konusmaktan cekinmek ve sadece dinlemek istemek. Yillarca yapilan sey. "Cok tanidik cok bildik!" Bunun aşılmasi icin yapilan ilk harekette muhabbeti devam ettirmek dururken soylenmesi gereken son kisiye "yapmacik" demek. 1 saatten fazla suren yemek sirasinda. Ustelik bir onceki karsilasmada tek kelime etmekten imtina eden, 3. karsilasmada neden sen konusmuyorsun dedigin kisiye. Geceki yagmur modemi kömür etmisti de o mazaret oldu yoksa elbette yasanan onlarca gerilm, aksilik, patlamalar arasinda can yakan tek sey "yapmacik"in hesabi sorulurdu. Yapilan is yuzsuzluk ve yavsaklik istiyordu nihayetinde. Gordugum buydu dahil oldugum cekirdek ekibinizde. Bu muydu? Evet, yuzsuzluk ve yavsaklik da istiyordu is. İyi bir insan ayni zamanda yavsak olamaz. Ben iyi bir insan degilim, ama yavsak da olamadim. İşten kovuldum cunku.
(Cimlerde islaklik, kicta usume hissettigim su dakikalarda sununla devam edelim)
Sıkıldım yazmaktan. İs elbet bulunur. Belki Ankara'ya gidilir, belki sehre bir film gelir falan. Falan filan iste. Konusmak istedigi kisileri hep uzaginda bulan birinin hikayesini yasiyorum. Bir birada sarhos olmak, asik olmaktan korktugunu farkettigi denize ve insanlarina uzak. Mektup ve kart yollamakla kapatmaya calisiyor arayi. Yolladigi gun de varsa parasi fazladan birkac pul almayi. Ne diyor su an calan sarkida?: Kurtulusun kralligi beni evime goturur mu? Nah goturur!