Edebiyata dışarıdan bakıldığında görülen hareket trafik sıkışıklığına benziyordu. Önde iki araç çarpışmış, arkadan gelenler kilometrelerce kuyruk oluşturmuştu. Çokluk edebiyat adına kültürel bir açılımdan değil aksine kapanıştan kaynaklanıyordu

Geçen yılın yayın ve edebiyat açısından manzarası iç açıcı değildi. Elbette binlerce kitap yayımlandı. Edebiyat etkinlikleri düzenlendi. Yurtiçinde ve yurtdışında şair ve yazarlar okurlarıyla buluştu. Sorulara cevap vermeye çalıştı. İrili ufaklı kitap fuarları düzenlendi. Fakat bu çabaların hiçbirisi Virgül dergisinin kapanmasının önüne geçemedi. Bir kitap dergisinin kapanmasından daha öte gerçekliklere denk düşüyordu bu kapanış. Özellikle Anadolu’da gerçek edebiyat okuruyla yazarı ve kitabı buluşturan butik kitapevlerinin ardı ardına kapanması ve yine merkez şehirlerde birbirinin taklidi büyük alışveriş merkezlerinde açılan tek tip ve popüler kültürün paralelinde çalışan kitabevi zincirlerinin açılması kimsenin aklını karıştırmadı. Şunca yıllık edebiyatımızın temel taşı bazı eserlerimiz ; “a bak dizinin kitabını da çıkarmışlar” şeklinde yorumlanışa layık görüldü. Örgütlü ve etkin okur kavramı hayatımıza giremedi.
Yapı Kredi Yayınları, Can Yayınları, Doğan Kitap, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Alfa Yayın Grubu, İletişim vb. büyük yayınevleri 2009’da daha derinden hissedilen ekonomik krizin etkilerini azaltmak adına yayın programları ve etkinlik ajandaları yanında personel politikaların da gözden geçirdiler. Yayın dünyamızı canlı tutan diğer yayınevlerine ilişkin herhangi esaslı ve güven verici sivil veya devlet eksenli bir çalışmanın yapılmamış olması edebiyat ve yayın dünyasının Türkiye’nin öncelikleri arasında hangi sırada görüldüğünün de işaretiydi.
Edebi eserin nicel yönü
Elif Şafak kapak rengi değiştirilen Aşk romanıyla 2009’un gündemindeydi. Edebi eserin nicel yönden öne çıkması yayıncılık tarihimiz bakımından ilginç bir veri olmakla birlikte ne roman, ne romancılığımız nitelik yönünden tartışılamadı. Az satmak-çok satmak tartışmaları edebiyat ortamı kadar yazar için de heyecan verici değildi. Zaten 2009’da nerede katılımlı bir toplantı yapılsa az satmak çok satmak, Orhan Pamuk ve Elif Şafak aralığına sıkıştırıldı. Edebiyatın değer olarak aşağı çekildiği bir toplumda bu tür yansımalar da başka bakışlar altında irdelenmeyi hep bekledi.
Dışarıdan bakıldığında görülen hareket aslında trafik sıkışıklığına benziyordu. Önde iki araç çarpışmış, arkadan gelenler kilometrelerce kuyruk oluşturmuştu. Çokluk edebiyat adına kültürel bir açılımdan değil aksine kapanıştan kaynaklanıyordu. Edebiyat dergileri geçmiş yıllarda olduğu gibi kendi yayın anlayışları doğrultusunda yayınlarını sürdürdüler. Lakin hiçbir edebiyat dergisinin 2009’da daha fazla okura kavuştuğunu, abonelerinin arttığını, beklenmedik bir ilgi gördüğü söylenebilir mi? Kitap fiyatlarının hiç de aşağı seviyede olmadığı ülkemizde, edebiyat dergilerinin makul olan fiyatları düşünüldüğünde içinde bulunduğumuz manzarayı anlamak kolaylaşacaktır.
Cumhuriyet Kitap ve Radikal Kitap haftalık yayınlarını aksatmadan sürdürdüler. Bu dergilerde tanıtılan, eleştirisi yapılan kitaplar düşünüldüğünde sayısal bağlamda çeşitlilikten söz edilebilir belki ancak hem her yayının tanıtım imkanına kavuşamadığı hem de bu tanıtım ve eleştirilerin yeterince maksadına ulaşamadığı unutulmamalıdır. Zaman Kitap aylık kitap dergileri içinde hem nitelik, hem çeşitlilik hem de yayına ve yazara verdiği değer merkezli öncelikle öne çıktı. Diğer gazetelerin kitap dergileri tam olarak hem sağlıklı izlenemedi hem de izler çevrelerce merakla takip edilmedi. Ne var ki bunca kitap dergisinde rastlanılan kitap ilanlarının yönü okur yazarın gözünden kaçmadı. Reklamlardaki artış ile nitelikli edebiyat arasında hep bir büyük soru işareti belirdi.
2009’un son ayında 2010 Ajansının desteğiyle Türkiye Yazarlar Birliği tarafından organize edilen Edebiyat Mevsimi takip edenlerin yoğunluğu, ortamın canlılığı, program açılımı ve katılımcı çeşitliliği yönünden umut verdi. Belki de İstanbul son yıllarda böylesi yoğun katılımlı etkinlik yaşamamıştı. Umulur ki orada uç veren ilgi çemberi yanılsama olmaz ve gerçek edebiyat okurunun geri geldiğinin de ilk müjdesi sayılır.
Geçen yıl yazar hakları ve bireysel özgürlüklerin geliştirilmesi noktasında yazarları heyecanlandıracak herhangi bir gelişme olmadı. 2009 Türkiye’sinde yazarlar daha az özgürleşen ve demokratik önceliklerin giderek silikleştiği bir Türkiye’de yaşadılar, yazdılar.
 Ömer Erdem'in bu yazısı Radikal Kitap'tan alınmıştır