bir günde kimbilir kaç işe yetişmek zorunda kalıyoruz. yapmak zorunda olduğumuz, yapmak istedklerimizle, şunu yapsam bana iyi gelecek dediğimiz şeyler de dahil, günlerden herhangi birinde artık rutinleşmiş yaptığımızın farkında bile olmadığımız -diyelim bir sigara yakmak veya önemli bir mail göndermek- bir iş bile olmadık çok şey düşünmeye itiyor. nefes almaya öyle ihtiyacımız var ki ne yapacağımızı şaşırır bir vaziyette akıntıya kapılmış olmamız yetmezmiş gibi suyun bizi derine çekmesi gibi çaresizlikle belki panikle nefes almaya çalışıyoruz. o rutin işlerde böyle bir panikle nefes almya çalışıyoruz işte suyun üstüne çıktığımız o birkaç saniyelik anda. güzel bir müziğin tınısını anımsamak, birinin selamını almak, bir filmden birkaç cümleyi ve sahneyi düşünmek, içten gelen, herkesin duyacağı bir kahkaha ya da neşeyle edilen ağız dolusu bir küfür. virgülleri ard arda kullanmak istemediğimden uzattıkça uzatılacak bu sıralı cümleyi kesme ihtiyacı duyuyorum. peki bana şimdi bilgisayarı açtırıp bu yazıyı yazmama neden olan dün geceki düşünceler, neşeli hal nerede? şüphesiz, "müthiş*" bir gün değildi "müthiş" bir gece de değildi, ama o neşeli düşünceler neydi ve şimdi neredeler de karamsarlığa doğru giden bu yazıyı yazmaya zorluyorlar? ne dememi bekliyorlar ki? yeni bir kadınla tanıştım dememi mi, yeni bir arkadaş edindim mi, yeni bir film müzik yahut dizi mi keşfettim dememi mi bekliyorlar açığa çıkmak için? bunların hiçbiri olmadı oysa. aksine gizlendiğim yerde öyle çok gizlendim ve ışıkları kapattım ki beni kimsenin çıkaramayacağından emin oldum ve bu beni "ahmakça da olsa" mutlu ediyor. çünkü hâlâ ama hâlâ "yalnızca kendimi koruyacak ve sevecek kadar enerjim var." ancak bana kadar işte. beni kim, neden suçlayabilir ki? nihayetinde mektup arkadaşımdan hâlâ mektup alıyor, postahaneye gittiğim her cuma günü 1 mektup, 6-7 kartpostal yolluyor, memleketteki postahenemden de kardeşim aynı gün birkaç kartpostalla eve dönüp fotoğraflarını bana yolluyor. bu bana yetiyor. yetsin de lütfen. yeni bir iş teklifi almış, şimdiki işinde istifanın eşiğinde olan ve *** haberini alan bana neden yetmesin bunlar?

yazmak için çırpınıyorum, çırpındakça batıyorum. yapmam gereken o kadar şey var ki herbiri, hiçbirini yapmamak için ayrı sebep. hele ki şimdi whitney houston o kadife sesiyle şarkı söylüyorken. bu yüzden bence burada kesmek, isteksizce de olsa zorunlu işlere dönmek en iyisi...

*2018 mayıs ayında Eski Mardin'de bir duvar.




***otosansür dipnotu.